Önemlibir aşama: keklerin nem ve ağırlık kazanması için “Prag” tatlı çay ile ıslatılır: tatsız güçlü siyah çay demlemek, 100 ml sıcak içecek içinde 70 g şekeri çözün ve soğutun. Pandispanya keki en az üç kısma ayrılmıştır. Bu uzun bir bıçak veya misina ile yapılır. Sonuç uygulamaya bağlıdır. OysterPerpetual 31 İlan: 174.143 TL Rolex Oyster Perpetual 277200 2021, Referans numarası 277200; Çelik; Durum Çok iyi; Yıl 2021; Orijinal kutuya sahip saat; Orijinal Kurumeyveli kek hamurunuzu kalıba döktükten sonra önceden 180 derecede ısıtılmış fırınımıza yerleştirip yaklaşık 30 dakika pişiriyoruz. Kürdan yardımı ile pişip pişmediğini 30 dakikadan sonra kontrol edebilirsiniz. Kekimiz piştikten sonra üzerini pudra şekeri veya meyveli soslarla süsleyebilirsiniz.. Afiyet olsun. Sınıf Türkçe Okuma ve Anlama Metni Etkinliği (Ege'nin Mutfakta Ne İşi Var ? ) Okuma ve Anlama Metni Etkinliği (Ege'nin Mutfakta Ne İşi Var ? ) Boyut. 0.33 MB. Tarih. Annenizinyaptığı gibi kendi salçanızı, turşunuzu, yoğurdunuzu kendiniz yapın. Çoluğunuza çocuğunuza hazır gıda yedirmeyin. Hazır gıdalar bağışıklık sisteminizi bozar. Gıda izPr. Selam sevgideğer okurlar, Daha önce keklerle ilgili bir ölçüden bahsederken 1+1+1 veya ikiye bir ölçü şeklinde ayarlanacak kek tariflerimizle dilediğimiz çeşitlilikte ürünler yapabileceğimizden bahsetmiştim. Şimdi dilerseniz bu formüle dayanarak hazırlayacağımız ve hepimizin ihtiyacı olan tarifleri paylaşmak istiyorum. Bunlardan ilki pastalarımız için ihtiyacımız olan kek diğer adıyla pandispanya… Bunun için yumurtanın eşsiz mucizesinden yararlanacağız şöyle ki; Yumurta akı beyazı mikserde çırpılarak kabartılır… Yani klasik anlatımla;2 yumurta akı ve sarısı su bardağı 50 gr toz şeker ve yumurta akı mikser yardımıyla 3-5 dakika mikser tip ve gücüne göre süre değişebilir yumurta akına yumurta sarıları kısa süre çırpılarak su bardağından 1 yemek kaşığı eksiltilmiş 60 gr un kaşık yardımıyla yavaşça karıştırıldıktan sonra pişirme tepsisine veya kalıbına dökülerek önceden ısıtılmış fırında 160 derecede 20-30 dakika civarında pişirilir. Tepsinin tabanını yağlı kağıtla kaplarsanız tepsiye yapışmamış olur ve böylece çıkartırken güçlük ettiğimiz ürün; sünger kek denilen pasta yapımında, traliçe, revani gibi tatlılarda, kullanılan keklerin hatta kesip biçip dilimleyerek kuruttuğumuzda selanik gevreği olacak temeli oluşturur. Ayrıntılara gelince; Yumurta akı protein kaynağıdır bilirsiniz sporcular sarısınından ayrı olarak bolca beyazını tüketir. İşte bu proteindeki amino asit dizgeleri hidrofibik ve hidrofilik bağlardan oluşmakta olup çırpıldıkça açılır katlanır birbiri üzerine dolanır ve araya giren hava kabarcıklarının etrafında bir zar oluşturduğundan kendi hacminden çok daha fazla bir hacime büyümüş olur. Yumurta akının bu özelliği sayesinde kabartma tozu kullanmadan kabarmış kekler yapmamız mümkün. Yine de işi garantiye almak için yukarıda bahsettiğim miktarlar için bir çay kaşığı yani bir paket kabartma tozunun çeyreğini kullanabilirsiniz. Karbonat kullansanız olur mu? Evet olabilir tabi ki ancak karbonatın kabartıcı özelliğini aktif edebilmek için sirke, limon gibi asidik bir yardımcıya ihtiyaç vardır. Kabartma tozlarında ise bu asidik yardımcı hazır halde karışımın içindedir. Asit baz tepkimesinde ortaya çıkan gaz pişirme ısısının etkisiyle genleşerek ürün içinde boşluklar oluşmasına sebep olduğundan kabarık, yumuşak dokulu ve gözenekli yapılar elde etmiş oluruz. Yumurta akının hava kabarcıkları etrafında oluşturduğu bağ diğer malzemeleri eklerken dağılarak havayı kaybedebilir ve sulanmış sönmüş bir görünüm verebilir. Bu etkiyi azaltmak için öncelikle sonradan ilave edilecek malzemeler spatula veya kaşık yardımıyla meslekte upside down denilen Türkçesi tepe taklak yani altını üstüne getirme işlemi yapılır. Aslında bütün iş yumurtada bitiyor… Un ise karışımı dik tutabilmek için harcımıza katılan çimento ve demir direkler yerine düşünebilirsiniz… Şimdi Geliştirmeler yapalım;Biliyorsunuz size tek tek tarifler anlatmıyor her zaman işin özüne inerek temel mantığı ve tarifi vermeye çalışıyorum. Burada en temel bileşen yumurta ve undan ibaret biraz tat vermesi için şeker kullanıyoruz… şeker kullanmadan da yumurtayı kabartarak tuz koyarsanız tuzlu bir kek yapabilirsiniz… Dikkat ederseniz ölçümüz esasen iki yumurta ve bunun yarısı kadar undan ibaret… Hatırlarsanız Altın Oran ile başladığımız ölçü temel hamurumuzu önce poğaça ve kurabiyelere 1/1 oranına denkleştirdi ve şimdiyse ikiye bir oranla katı malzemenin daha az ancak sıvı özelliğin daha fazla olduğu kek türevlerine getirmiş oldu. Ancak kekler genellikle içine katılan malzemeler sebebiyle ikiye bir oranla daha yumuşak dokular elde etmek üzere hatta günümüzde popüler olan Mois dediğimiz ıslak kek özelliğinde üçe bir orana kadar yükselmiştir. Bunlardan daha sonra yine bahsederiz… bu gün temel tarifimizin geliştirilerek nerelerde kullanıldığına bir bakalım;Yaş pasta keki; Yukarıda anlattığım iki yumurta ve bunun yarısı kadar şeker ve un ile kabartma tozu katarak elde ettiğimiz keki pandispanya olarak kullanarak arasını testere ağızlı ekmek bıçağıyla katmanlar halinde keserek yaş pastalarınızı yapmakta kullanabilirsiniz… Bu kek yabancı kaynaklarda sponge cake yani sünger kek olarak bilinmektedir. Türkiyenin en ünlü pastane zinciri ve aynı zamanda çikolata üreticisi olan firmanın pastalarının kekinin bu kadar mükemmel dokusunun olması bu yüzdendir. Halen ürünlerinin bir kısmını katkı maddesi endüstriyel malzemeler kullanmadan ürettikleri için pastalarından övgüyle bahsedilmektedir…Revani; Değerli okurlar yukarıda bahsettiğim kekin un miktarından üçte iki oranda eksilterek yerine irmik koyarsanız şerbetli bir tatlı türü olan revaniyi elde edersiniz… aynı süreçleri izleyerek hazırladığınız kek için tek yapmanız gerek üzerine dökeceğiniz şerbeti kaynatmak olacaktır. Kişisel tercihinize göre bir ölçü şeker ve bir ölçü suyu kaynatarak şerbetinizi hazırlayabilirsiniz. Şeker ölçüsünü suyun iki katına kadar çıkartabilirsiniz böylece şerbet kıvamı yoğunlaştıkça viskozitesi ağdalı yapısı yani akışkanlık direnci sebebiyle daha az şerbet çekeceğinden tatlınızın hamur olmasını engellersiniz. Vizkoziteyi etkileyen bir diğer faktör sıcaklıktır yani sıcaklık arttıkça akışkanlık artacağından soğuduktan sonra ıslatmak revani kekinin fazladan şerbet çekmesinin önüne tatlısı için elbette farklı reçetelerde yoğurt ve sıvı yağ kullanıldığını göreceksiniz. Ancak dikkatlice incelerseniz kullanılan un ve irmik miktarının da yine aynı oranla artırıldığını göreceksiniz. Bu tür tariflerde bütün malzemeler karıştırıldığında yumurta akının çırpılarak kabartılmış olmasının etkisi ortadan kalktığı için bütün malzemeyi bir arada karıştırmanızda bir sakınca yoktur. Ancak yine keklerde karışım sıralaması şu şekilde gerçekleşir;Önce yumurta ve şeker çırpılarak şeker yumurta içinde biraz eritilmiş ve yumurta da kabartılmış olur… Yumurtanın emülsifier olması sayesinde yağ ile suyun emülsiyon oluşturması sağlanır. Bundan sonra yoğurt, süt gibi diğer malzemeler karıştırıldıktan sonra en son kuru malzemeler yani un, irmik, mısır unu ve benzeri kullanılan diğer elemanlar konularak pişirmeye hazır hale getirilir. Trileçe;Temel tarifimizle yaptığımız keki sütle ıslatmamız yeterlidir. Aslında üç farklı süt çeşidi karıştırılarak yapılsa da genellikle süt ve yemek kreması veya sıvı şanti karışımı kullanılmaktadır. Üzerine başta karamel olmak üzere çeşitli soslar dökülerek tüketilir. Yine farklı reçetelerde revanide olduğu gibi irmik kullanımı görebilirsiniz. İrmik yerine fındık unu kullanılan reçetelerde süpriz olmayacaktır. Kara dut, kuru veya taze haliyle keklere güzel bir lezzet ve görünüm katar. Meyvenin kurusu kekin hamuruna, tazesi ise dış katmanları... Ana vatanı Çin olarak bilinen ve yaz aylarının en fazla sevilen meyvelerinden biri olan dut, pasta, hamur işi ve keklerin içinde veyahut dış süslemesinde kullanılmaktadır. Türkiye'de beyaz ve kara olmak üzere iki türü yetiştirilen meyvenin kek yaparken tercih edilen çeşidi kara duttur. Dut, kuru haliyle kek hamurunun içine eklenmektedir ve bu biçimde pişirilir. Kuru dutlu kek, ceviz ve tarçınla lezzetlendirebilir. En fazla bu iki malzeme ile beraber kullanılmaktadır. Kuru dutlu kek tarifleri bilhassa çikolatasız, daha hafif ve meyveli kek seven insanların tercih ettiği bir hamur keklerde isteğe göre kuru veyahut yaş dut kullanılabilmektedir. Dut bu keklerde, taze olduğu durumda püre durumuna getirilir ve vanilyalı krema ile karıştırılır. Kuru kara dut ise kremaların içine damla çkolata gibi katılır. Hazırlanan bu krema kekin yalnızca üstüne yahut ortadan ikiye kesilen kekin arasında dutlar, ortadan ikiye kesilmiş bir kekin arasına ve krem şanti ile bilrikte üst katına dizilerek, sağlıklı meyveli kek de hazırlanabilir. Dut üzün süre benzer biçimde kalamayacağından bu kek hemen dut ile yapılmış olan meyve püresi, üst katı krema kaplı keklerin üstüne dökülüp değişik lezzet ortaya çıkarılır. Dut püresi, meyvenin az ölçüde bal ile ezilmesiyle elde edilir. Bu püre hayli doğal ve sağlıklıdır. Kara dut, kuru veya taze haliyle keklere güzel bir lezzet ve görünüm katar. Meyvenin kurusu kekin hamuruna, tazesi ise dış katmanlarına veyahut iki katlı keklerin arasına konulur. Ağustos ayı boyunca taze bir biçimde bulunan kara dutu, kış aylarında de kuru olarak değil, tazeymişcesine tüketmek için de meyveden konserve yapılabilmektedir yahut buzlukta dondurabilir. Çok narin bir meyve olan dutu keklerde kullanmadan önce özenle yıkamak, çok fazla su altında tutmamak gerekmektedir. Dutlar kek üstünde kullanılacak ise bu nokta önemlidir. Aksi durumunda kara dutlar ezilip suyunu bırakır ve kekin kremasına veyahut hamuruna bulaşarak kötü görüntüye neden olur 16 Ağustos 2017 Aspartam Toz şekerden 180 kat daha tatlı olan bu katkı maddesi 1965 yılında James M. Schlatter tarafından keşfedildi. Yapay tatlandırıcılar, doğal şekerden daha ucuza mal olduğu için kendisine yer bulması çok uzun sürmedi. AB ülkelerinde E951 koduyla kullanılan bu tatlandırıcı hakkındaki iddialar çok ciddi. Aspartam karşıtı uzmanlar, bu maddenin Parkinson ve obezite gibi çok ciddi hastalıklara kapı araladığı konusunda insanları uyarıyorlar. Diyet ürünlerinin içinde de gördüğümüz bu maddenin, metabolizmayı yavaşlatıp kilo almayı hızlandırdığı söyleniyor. Beynin işleyişini yavaşlattığı gibi bazı kanser türleri için de tetikleyici vazifesi gördüğü söylenen Aspartam’dan kaçınmak ise neredeyse imkansız. Çünkü bu madde market raflarında bulunan 10 binden fazla hazır gıdanın içinde sıklıkla kullanılıyor. Resmi raporlara bakıldığında ise, endişe edecek bir şey yok. ABD ve AB ülkeleri dahil olmak üzere 90’dan fazla ülke aspartam kullanımını herhangi bir sağlık riski yaratmadığı için onaylamış durumda. Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu Bir dönem basında sıkça yer bulduğu için bu maddenin adına oldukça aşinayız. Mısırın geçirdiği sayısız kimyasal işlemden sonra ortaya bu yapay tatlandırıcı veya şeker çıkıyor. Yüksek fruktozlu mısır şurubunun zararları hakkında hem fikir olmuş uzmanlara göre, obezitenin başlıca sebeplerinden birisi olmakla beraber pankreas kanseri olma ihtimalini %87 oranında arttırıyor. Fareler üzerinde yapılan deneylerde, erkek farelerin büyümelerinin durduğu, dişi farelerin ise ergenliğe giremediklerinin gözlenmesiyle bebek mamalarında kullanımı yasaklandı. Doğal şekerden çok daha ucuza mal olan bu kimyasal şeker, üretim maliyetlerini inanılmaz ölçüde düşürdüğü için başta soğuk çay ve kola gibi meşrubatlar olmak üzere hemen her şeyin içinde var. Adına belirlenmiş bir kod olmadığı için etiketlerde kendi adıyla yazılıyor. Monosodyum glutamat MSG Bu madde hazır gıdalarda lezzet arttırıcı olarak kullanılıyor ve ambalajların üstünde E621 koduyla gösteriliyor. Yapısı itibariyle eksitoksin olan bu madde, hücrelerin aşırı uyarılmasına ve ölmesine yol açıyor. Sebep olduğu iddia edilen hastalıklardan bazıları; alzheimer, parkinson, huntington hastalıkları, sara epilepsi, retinal dejenerasyon göz retina tabakası hasarı, yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite, büyüme hormonu baskılanması, pankreas hasarı, ensülinde artış ve buna bağlı olarak diyabet şeker hastalığı. Bunların yanı sıra, böbrek ve karaciğerde hasar yarattığı söyleniyor. Tatlı-tuzlu fark etmeksizin pek çok hazır yiyeceğin içinde gördüğümüz bu madde en çok cipslerde, hazır çorbalarda ve ketçap-mayonez türü soslarda kullanılıyor. Trans yağ Herkesin karşı olduğu, ancak zararlarını gerçekten çok az insanın bildiği trans yağın sicili epey kabarık. Kötü kolesterol oranını yükseltmesi bir yana, kalp krizi ve inme riskini önemli ölçüde arttırdığı söyleniyor. Bağışıklık sistemini zayıflatan trans yağ, üreme sistemini etkileyip ensülin direncini arttırarak şeker hastalığına kapı aralıyor. Trans yağ konusu, hamile ve emziren anneleri de yakından ilgilendiriyor. Hamilelerde düşüğe ve doğum ağrılarına sebep olduğu söylenirken, anne sütünün kesilmesi veya kalitesinin düşmesinden de sorumlu tutuluyor. Kahvaltılık yağlar, margarinler, unlu mamullerde sıklıkla kullanılıyor. “Benim kullandığım markada yok.” diye sevinecekseniz, o kadar da acele etmeyin. Bazı markalar, trans yağ yerine “hidrojenize yağ” demeyi tercih ediyorlar. Ancak bu ikisi tam olarak aynı şey. Bilumum gıda boyaları Gıda boyaları, gıdaların normalden daha canlı renklerde görünmeleri için sıklıkla kullanıyor. Sayıları fazla olduğu için hepsinin zararını teker teker saymak imkansız ancak en çok kullanılan boyalar; Sunset yellow E110, Tartrazin E102, Karmoisine E122, Panceau E124, Quinoline E104, Allura red E129, Sodyum Benzoat E211. Kodlarıyla birlikte vermeyi ihmal etmediğimiz bu boyaların sebep olduğu iddia edilen zararlar ise annelerin yüreğine indirecek cinsten. Özellikle çocuklarda davranış bozukluklarına ve IQ düşüklüğüne sebep olduğu iddiaları had safhada. Salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş et ürünleri ve bisküvi, gofret, çikolata gibi çocuklara alınan atıştırmalıklar bu boyaların sıkça kullanıldığı ürünler arasında. Sodyum sülfit Sodyum sülfit, et ürünleri gibi normalde raf ömrünün kısa olması gereken yiyeceklerde raf ömrünün uzatılması amacıyla kullanılıyor. Et ürünlerinin yanı sıra pizza gibi dondurulmuş hamur ürünlerinde de kullanıldığını unutmadan belirtelim. Kullanım amacı ne kadar masum gibi görünse de hakkındaki iddialar tam aksi yönde. Öncelikle sülfit duyarlılığı bulunan kişilerde baş ağrısı, mide bulantısı, kaşıntı gibi yan etkiler gösteriyor. Bazı uzmanlara göre, başta kolon kanseri olmak üzere pek çok kanserin tetikleyicileri arasında ve lösemi riskini %700 oranında arttırdığı söyleniyor. Anneler ise dikkatle okumaya devam etsin, çünkü bazı uzmanlara göre sodyum sülfit çocuklarda beyin tümörü oluşmasına sebep oluyor. Sodyum sülfitin etiketlerde ve ambalajlarda E250 koduyla gösterildiğini de belirtmeden geçmeyelim. Belki bunu okuduktan sonra bakmak istersiniz. Sodyum nitrat/ Sodyum nitrit Bu madde de sodyum sülfit gibi raf ömrünü uzatmak amacıyla kullanılıyor ve benzer iddialar bu madde için de geçerliliğini koruyor. Kanser türleriyle sıkı bir bağlantısı olduğu iddia edilen bu maddenin bebek mamalarında kullanımı yapılan araştırmalar sonucunda yasaklandı. Etiketlerde E-251 koduyla gösteriliyor. BHA ve BHT Sıklıkla katı ve sıvı yağların bozulup küflenmesini önlemek için kullanılıyor, ancak bazı paketlenmiş tahıl ürünlerinde ve cips gibi atıştırmalıklarda da görülüyor. Beyin hücrelerinde hasara sebep olduğu, dolayısıyla davranış değişikliğine neden olduğu iddia ediliyor. Sülfür dioksit Astım hastaları için ağır sonuçları olabilecek bu maddenin çiğ gıdalarda kullanılması ABD’de yasak. Sülfürler, göğüste sıkışma, kurdeşen, karında kramp, ishal, kan basıncı düşmesi, başta yanma hissi, halsizlik, nabız hızlanması gibi bulguların görülmesine neden olabilir. Gıda koruyucusu olarak kullanılan bu madde fermente edilmiş içeceklerde, fırınlanmış ürünlerde, çaylarda, çeşnilerde ve dondurulmuş ürünlerde kullanılıyor. Potasyum bromat Fırın mamullerinde hacmi artırmak ve rengi beyazlatma amacıyla kullanılıyor. Hayvanlarda kanser yaptığı bilinen bu madde, ABD ve Japonya dışında bütün dünyada yasaklanmış durumda. Ancak, bazı un üreticileri bu maddeyle ellerindeki unu beyazlatıp fırınlara normal un olarak pazarlıyor. Bu yüzden beyaz ekmekleri güvendiğiniz fırınlardan almakta fayda var. Hazır çorbalar; hububat ve unları nişasta bakliyat ve bakliyat unları, kurutulmuş sebzeler, yoğurt, kurutulmuş süt ürünleri, maya ekstraktı, kurutulmuş et, tavuk eti veya et ürünleri, tuz, baharat ve bitkisel yağ gibi maddelerin birkaçının karışımı ile hazırlanarak tüketiciye sunulan kurutulmuş gıdalardır. Sağlıklı ve hemen servis yapmaya hazır çorbalar da hızlı yaşantımızda bizim için önemli bir seçenek haline gelmiştir. Yoğun iş temposu ile değişen yemek yeme alışkanlıkları kişileri daha pratik olmaya yönlendirmiştir. Hazır toz çorbaların çabuk servise hazır hale gelmesi, bol çeşit seçeneği ve her geçen gün daha kaliteli ürünlerin piyasaya sunulması bu ürünlere olan talebi artırmaktadır. Standart olarak hazır çorbaların içeriğini incelediğimizde ; Un, Pirinç, Soğan Tozu, Maya Özütü, Biber Özütü, Aroma Verciler, Sarımsak, Yağ içerdiğini görürüz. Ancak bunun yanı sıra içerisinde aroma artırıcı olarak kullanılan monosodyum glutamat’ ibaresini de görebiliriz. Peki nedir bu monosodyum glutamat? Gelin birlikte öğrenelim. MONO SODYUM GLUTAMAT E621 Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel Olarak algılanmasını sağlıyor. Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor. Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda üreticilerinin bir çoğu MSG’yi karlı olduğu için kullanıyorlar. MSG ZARARLI MI ? Bu madde; Sinir hücrelerine zarar veriyor. Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak ALZHEİMER, PARKİNSON, HUNTİNGTON hastalıkları, SAR Epilepsi Retinal dejenerasyon Göz retina tabakası hasarı Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite. Büyüme hormonu baskılanması. Pankreas hasarı, insülinde artış, ve buna bağlı diyabet. Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar. Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor, anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara maruz kalıyor.. Bu konunun araştırmasını yaparken Prof. Dr. Hasan Doğruyol’un Gıdalardaki Katkı Maddeleri Ve Zararları Nobel Tıp Kitabevi kitabınından ; “…İnsanlar, gıda etiketlerindeki “içindekiler” listesine neredeyse aşina olmuştur. Fakat bu listelere sadece bakmak, gıda maddeleri seçiminde işleri halletmeye kafi gelmez, ek bilgiler gerekir. Bunu bir hazır gıda paketi örneğinde açıklamaya çalışalım Hazır çorba’; Kuru çorba karışımı, Domates çorbası, İçindekiler Buğday unu, domates, mısır nişastası, tuz, şeker, soğan, sarımsak, pirinç, aroma arttırıcılar monosodyum glutamat, disodyum inosiyanat, disodyum guanilat, asitliği düzenleyici sitrik asit, renklendirici pancar kökü kırmızısı, karmoisin.Bu bilgileri okuyunca anlıyoruz ki bu konserve hazır bir domates çorbasıdır. Hazırlarken içerisine hepimizin bildiği buğday unu, domates, mısır nişastası, tuz, şeker, soğan, sarımsak, pirinç gibi maddeler katılmış. Fakat bunların yanında; aroma arttırıcılar monosodyum glutamat, disodyum inosiyanat, disodyum guanilat, asitliği düzenleyici sitrik asit, renklendirici pancar kökü kırmızısı, karmoisin gibi bir takım maddeler de katılmış. Acaba bu hazır çorba tüketicilerin sağlık ve inançları yönünden herhangi bir kuşku taşır mı? Paket içindeki bildik gıda maddelerinin bu tür bir risk taşımadığını varsayalım. Şu halde bu üründe inançlara zarar verecek veya sağlığı tehlikeye atacak bir durum söz konusu değil gibi gözükmektedir. Fakat; aroma arttırıcılar monosodyum glutamat, disodyum inosiyanat, disodyum guanilat, asitliği düzenleyici sitrik asit, renklendirici pancar kökü kırmızısı, karmoisin gibi maddeler acaba neyin nesidir? Etiketlerde genellikle “E” harfi ve bir kod numarası ile gösterilen bu maddeler, gıdalara katılmalarına izin verilen katkı maddeleridir. Bunları fark etmenin ilk adımı etiketlere yakından bakmaktır.” alıntı yapıyorum..

hazır keklerin içinde ne var