Wd3XHbm. 3 Kasım 1839 yılında ilan edilen Gülhane Hattı Hümayunu’ndan yani daha bilinen adıyla Tanzimat Fermanı’ndan sonra 1839-1860 tarihleri arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun kapılarını Batı medeniyetine ardına kadar açtığı ve bu hususta hiçbir kontrol ve gümrük işleminin yapılmadığı bir dönemdir. Tanzimat Dönemi edebiyatı Tanzimat Dönemi Edebiyatına GirişTürk Edebiyatı, 1850’li yıllara kadar tamamen İslam uygarlığının etkisinde doğan ve gelişen altı yüzyıllık divan edebiyatı ve kısmen de halk edebiyatı geleneğiyle ürünlerini veriyordu. Edebiyatımız 1850’li yıllardan itibaren ise yavaş yavaş bu edebiyat geleneklerini terk ederek Batılı bir kimliğe bürünmeye İmparatorluğu’nda Batılılaşma yolunda ilk adım, askeri mağlubiyetlerin önünü alabilmek ve Batıyı yakından tanıyıp ondan yararlanmak amacıyla Lale Devrinde atılır. Lale Devrinden bir asır sonra 3 Kasım 1839’da ilan edilen “Tanzimat Fermanı” yani diğer adıyla “Gülhane Hattı Hümayunu” ise Osmanlı İmparatorluğu’nun Batının üstünlüğünü her alanda artık kesinlikle kabul ettiğini ve bundan sonra çağdaş Batı medeniyetini örnek alacağını bütün ülkeye ve dünyaya resmen ilan eden ilk yazılı belgedir. Halkın tepkisinden çekinen Devlet, fermanda Batıyı örnek almaya başlayacağından ve bundan sonra devlet düzeninin Batılı ülkeler gibi olacağından söz etmekten özellikle kaçınmıştır. Bu yüzden Batı medeniyetinin örnek alınması gereken özelliklerinin aslında İslam medeniyetinin zaman içinde unutulmuş özellikleri olduğu vurgusu yapılmış ve bu özelliklerin yeniden canlandırılmaya çalışıldığı düşüncesi verilmeye ilan edilen Tanzimat Fermanı’nı, 28 Şubat 1856’da ilan edilen “Islahat Fermanı” takip etti. Bu ferman Tanzimat Fermanı’nın getirdiği hak ve özgürlükleri daha da genişletmiştir. Ancak Islahat Fermanı, ilkinin aksine Osmanlı Devleti’nin kendi iradesiyle değil egemen devletlerin baskısıyla ilan edilmiş bir Devleti’nde Tanzimat Fermanı’ndan önce Müslümanlar hukuki olarak gayrimüslimlerden daha üstün bir konumdaydı. Tanzimat Fermanı her iki grubun da konumunu dengelemişken, sonrasında ilan edilen Islahat Fermanı gayrimüslimleri ayrıcalıklı bir topluluk haline getirdi. Tanzimat Dönemi edebiyatıTanzimat Döneminde ülkeyi her yönden çağdaşlaştırmaya çalışan politikacıların yanında, Batılılaşmayı samimiyetle benimsemiş, tamamen idealist ve aydın bir nesil yetişmiştir. Böylelikle Batılılaşma, yalnız devlet tarafından yürütülen bir hareket olmaktan çıkarak, aydınların halka da mal etmeye çalıştığı çok şuurlu ve kapsamlı bir duruma konusundaki aşırılığın sağladığı elverişli şartlar içinde 1860’tan sonra Modern Türk Edebiyatını kuracak olan Şinasi gibi aydınlar, kendilerini serbestçe yetiştirme ve hareket etme imkanlarını bulabilmişlerdir.­ İşte bu aydınların başlatmış olduğu, İmparatorluğun siyasi, sosyal ve kültürel durumundaki gelişmelere paralel olarak oluşan yeni edebiyata, Tanzimat Devri Türk Edebiyatı denir. Tanzimat Edebiyatının Birinci Dönemi 1860-1876Tanzimat Edebiyatının, 1860’da Şinasi’nin Tercüman-ı Ahval gazetesini çıkarmasıyla başladığı kabul edilir. Bu edebiyatın Tanzimat Fermanı’nın ilanından aşağı yukarı 20 yıl sonra başlamasının nedeni; toplumsal bir olayın edebiyata yansıması için o olgu içinde yaşamış yeni bir kuşağın yetişmesi için gereken zamandandır. Yüzyıllardır süregelen ancak son yüzyılda iyice durağanlaşan köklü divan edebiyatı geleneğinin yerini Batılı bir edebiyat almaya başlayınca edebiyatımızın üzerindeki durgunluk ortadan ilanıyla topluma yeni bir duyuş, düşünüş ve anlatış tarzı, yeni bir dünya ve insan anlayışı gelir. Türk sosyal yaşamında bir orta sınıf oluşur. İşte bu orta sınıf Tanzimat Döneminde kendi edebiyatını yaratır. Bu yeni edebiyatta dil artık divan edebiyatının ağır, süslü ve toplumda karşılık bulmayan dili değil, orta sınıfın günlük konuşma diline yakın bir dildir. Bu dönem edebiyatında o zamana kadar önemsenmeyen nesir türü önemsenmeye başlar. Böylece Tanzimat’tan sonra nesir roman, tiyatro vb. türler edebiyatımızda büyük bir yer işgal toplumun hizmetine girmesi ve çevredeki her şeyle doğrudan ilgilenmesi o zamana kadarki Türk edebiyatında ilk defa görülüyor, edebiyat artık olayları ve insanları olduğu gibi görüp göstermeye başlıyordu. Bu durum eski edebiyatın soyutluğundan kurtulmak ve somuta bağlanmak edebiyat kurallar ve kalıplar edebiyatı idi; kalıplaşmış konu, kalıplaşmış tabiat, kalıplaşmış hayaller, kalıplaşmış sevgili tipi vb… Tanzimat Dönemi sanatçısı bütün bu kalıplardan kurtularak hayatın karşısına aracısız ve eli kolu bağlı olmadan çıkar. Böylelikle her şeyden evvel, özgürlüğünü hisseder ve tek başına bir “birey” olduğunu anlar. Bu özgürlük alanı ise Tanzimat sanatçısına yaratıcılığın kapılarını Edebiyatı, 1860-1876 arası birinci dönem ve 1876-1896 arası ikinci dönem olmak üzere iki döneme ayrılır. Yukarıda belirtilen özellikler genel çizgileriyle Tanzimat edebiyatının ilk dönemini oluşturur. İlk dönem şair ve yazarları, edebiyat yolu ile ulusu uyandırıp yükseltmek gayesini taşırlar. Bu sebeple halka halk diliyle hitap etmek isterler. Bunun için de dilin sadeleştirilmesi gerektiğini dönemde edebiyatımızda o zamana kadar bulunmayan hikaye, roman, tiyatro, makale, fıkra, hatıra, eleştiri gibi Batılı türler görülmeye başlanır. Bu türlerde vatan, millet, hürriyet, adalet gibi konular işlenir. Böylece divan edebiyatının yüzyıllarca işlediği bireysel konular yerini toplumsal konulara bırakır. Özellikle gazete bu dönemde hem halkın bilinçlendirilmesi hem de yeni türlerin halka tanıtılmasında en büyük rolü Devri Türk Edebiyatı, tercümeler yoluyla başlar. Bunlardan en önemlileriTercüme-i Telemak orj. Les Aventures de Télémaque – François Fénelon, çev. Yusuf Kamil PaşaMağdurin Hikayesi orj. Sefiller – Victor Hugo, çev. Münif Paşa. Ayrıca bu eseri Sefiller adıyla Şemsettin Sami de çevirmiştir.Hikaye-i Robenson Robinson Crusoe – Daniel Defoe, çev. Ahmet Lütfi Efendi. Bu eseri Şemsettin Sami, II. Meşrutiyet’ten sonra tekrar çevirmiştir.Monte Cristo Monte Cristo Kontu -Alexander Dumas, çev. Teodor KasapEdebiyatımızda roman türünün ilk örneği, Yusuf Kamil Paşa’nın Fransız sanatçı Fenelon’dan tercüme ettiği “Telemak”tır. Eski usul ile, yani yabancı sözcük ve kurallarla, seci vb. gibi söz oyunlarıyla yüklü bir dil ve anlatımla çevrilen bu eser, dil açısından eski eserleri andırması yüzünden olacak, o çağda çok beğenilmiş ve uzun yıllar okullarda örnek olarak okutulmuştur. Kitabın ilk sayfalarında Yusuf Kamil Paşa’nın da söylediği gibi roman, Türkçeye özet halinde çevrilmiştir. Yine kendi söylediğine göre Yusuf Kamil Paşa bu eseri bir hikaye kitabı olarak değil hikmetlerle dolu bir ahlak kitabı olarak görmektedir. Batı medeniyetinin dayandığı kültür kaynaklarından biri olan Yunan mitolojisi, Doğulu bir biçimde de olsa, edebiyatımızda ilk defa bu eserle görülmüştür. Münif Paşa’nın Victor Hugo’nun “Sefiller” adlı romanından özet halinde tercüme ettiği Mağdurin Hikayesi, Yusuf Kamil Paşa’nın “Telemak Tercümesi”ndeki süslü dilinin aksine oldukça sade bir dil ile İngiliz romancısı Daniel Defoe’nun “Robenson Crusoe” adlı eserini Vak’anüvis Ahmet Lütfi Efendi, “Hikaye-i Robenson” adıyla Arapça çevirisinden Türkçe’ye çevirmiştir. Ahmet Lütfi Efendi’nin de söylediği gibi eser, konuşma tarzında açık ifadelerle tercüme edilmiştir. Tanzimat Dönemi edebiyatıAlexandre Dumas’nın Teodor Kasap tarafından çevrilip “Diyojen” dergisinde tefrika edilmeye başlanan, daha sonra tefrikadan vazgeçilerek fasikül fasikül yayımlanan “Monte Cristo” adlı romanının Türk Edebiyatını etkilemesi bakımından, bu yıllarda yapılan çeviriler arasında özel bir yeri Devri’nin başında çevirmenlerin en önemli problemi dil problemiydi. Altı yüzyıldan beri devam eden bir geleneği yani inşa geleneğini bırakıp Batılı tarzda yazmak hiç kolay değildi. İnşa geleneğiyle yazılan çeviriler de Batı edebiyatı tekniklerine uymuyordu. Ayrıca bu sorun yalnızca çeviri eserler için geçerli değil, telif olarak kaleme alınan ilk yerli eserler için de geçerliydi. Tanzimat Dönemi edebiyatıTanzimat Edebiyatı’nın 1. Nesil Sanatçılarıİbrahim ŞinasiZiya PaşaNamık KemalAhmet Mithat EfendiAhmet Vefik PaşaŞemsettin SamiTanzimat Edebiyatının İkinci Dönemi 1876-1896Edebiyatımızda Batılı anlamda ilk atılımlar ana çizgileriyle yukarıda anlatıldığı gibi yapılmış olup 1860-1876 yılları arasını kapsar. 1876 yılında Padişah Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle Tanzimat edebiyatının ikinci devresi başlamış olur. 5. Murad’ın çok kısa süren padişahlığından sonra tahta geçen 2. Abdülhamid, daha padişah olmadan önce anayasa hazırlanarak meşrutiyet rejiminin getirileceğinin sözünü vermişti. Bu durum, Türkiye için hiç alışılmamış, heyecan verici ve yepyeni bir olaydı. Asırlarca süren mutlakıyetçi bir yönetimden sonra Türkiye’de meşrutiyet yönetiminin kurulması, çağdaşlaşma yolunda çok büyük bir olaydı. Çünkü çağdaşlaşmanın hızını kesen bir çok engel, bireysel özgürlüklerdeki kısıtlamalardan ortaya çıkıyordu. 1856’da ilan edilen Tanzimat Fermanı’nında sözü edilen bireysel hak ve özgürlükler henüz tam olarak gerçekleştirilememişti. Suçu mahkeme tarafından sabit görülmeden kimsenin cezalandırılmayacağı söylenmesine rağmen hala mahkemede yargılanmadan hükumet tarafından cezalandırılanlar bulunmaktaydı. Örneğin; 1873 yılında, Namık Kemal’in yazdığı “Vatan yahut Silistre” adlı tiyatro oyunundan sonra halk galeyana gelip gösteriler düzenleyince, Namık Kemal ve bazı arkadaşları halkı devlete karşı kışkırttıkları suçlaması ile mahkeme edilmeksizin doğrudan hükumet tarafından sürgün cezası ile cezalandırılmışlardı. Meşrutiyet’in ilanı ile meydana gelen bazı olumlu gelişmeler de çok uzun sürmedi. 2. Abdülhamid, 1878’de Osmanlı-Rus Savaşı’nı öne sürerek Meclisi kapatmış ve kendi saltanatı boyunca bir daha da açmamıştı. İşte Tanzimat edebiyatının ikinci dönemi bu sosyal şartlar içerisinde edebiyatının ilk döneminde Batılılaşma gayesinde daha sağlam adımlar atmak için divan edebiyatına aralıksız saldırıp onu gözden düşürme, yeni edebiyata alan açma, Fransız edebiyatının başlıca türlerini getirme, bu edebiyatın klasik ve romantik sanatçılarının başlıca yazar ve şairlerini tanıtma, eski nazım ve nesir dillerinin dışında yeni bir edebi dil yaratma yoluna başvurulmuştu. İkinci dönemde ise Fransız edebiyatının daha çok estetik ve teknik esasları üzerinde durulmuş, natüralist ve realist romanın tanıtılması ve yeni bir edebi dil oluşturulması için döneminde prensip olarak “toplumsal fayda” formülüne bağlanan Tanzimat Edebiyatı, ikinci döneminde üslup ve konu bakımından kendisini yavaş yavaş Fransız romantizmine kaptırdı. Türk edebiyatının asırlarca süren alışkanlıklarına da uygun düşen bu kapılış, önce üslupta başlar. Esas olarak Şinasi’yi örnek almakla birlikte, “sanatkarane üslup” kaygısı ile ondan ayrılmak isteyen Namık Kemal’in, romanlarındaki tabiat ve insan tasvirlerini daha canlı ve çekici hale getirebilmek için romantik üslubun ihtişamlarından faydalanmaya kalkışması ile başlayan bu tesir, zamanla karakterlere, vakaların kuruluşuna ve temalara kadar yayıldı. 1880’den sonraki Türk romanında görülen bazı realizm ve naturalizm denemelerine rağmen, Namık Kemal’i takib eden Recaizade Ekrem ve Abdülhak Hamid’in de ağır basan şahsiyetleri ile, Tanzimat Edebiyatı ikinci döneminde çok büyük ölçüde romantizme bağlı Dönemi’nin 2. Nesil SanatçılarıRecaizade Mahmut EkremAbdülhak Hamit TarhanMuallim NaciSamipaşazade SezaiNabizade NazımMehmet EşrefTanzimat Dönemi Edebiyatında TürlerTanzimat dönemi sanatçıları edebiyatın hemen hemen her sahasında eser vermişlerdir. Ancak bazı türler, dönemlere göre daha çok veya daha az rağbet görmüştür. Türk edebiyatında var olan edebi türler üzerinde yenileştirme uğraşılarının yanında, Batı edebiyatından yeni türlerin getirtilmesi çalışmaları yapılmış ve bu çalışmaların semeresi kısa bir süre içinde alınmıştır. Batı edebiyatından alınan edebi türlerde ortaya çıkarılan yerli eserlerde gerek teknik gerekse içerik yönünden bir yetersizlik ve zayıflık olmakla beraber, zamanla Batılı bir anlayışa sahip eserler verilmiştir. Tanzimat Dönemi edebiyatı Tanzimat Dönemi’nde Batı edebiyatından edebiyatımıza getirilmiş olan söz konusu edebi türler şunlardır şiir, roman, hikaye, tiyatro, mizah, hiciv, tenkit ve bu türlerin fikir ve edebiyat dünyasında yayılmasını sağlayan Tanzimat Döneminde Şiir2. Tanzimat Döneminde Roman ve Hikaye3. Tanzimat Döneminde Tiyatro4. Tanzimat Döneminde Mizah ve Hiciv5. Tanzimat Döneminde Gazetecilik6. Tanzimat Döneminde Edebi Tenkit AYT Türkçe Konu Anlatımı için tüm detayları inceleyebilirsiniz. Ayrıca Tanzimat Türkçe Konu Anlatımı ve Özellikleri için bu yazımıza göz atabilirsiniz. Tanzimat Edebiyatı AYT konularından biridir. Karışık gibi görünse de oldukça kolay bir konudur. Birkaç tekrardan sonra bol soru çözümü, Tanzimat Edebiyatı Testi ile bu dersi kolaylıkla geçebileceksiniz. İçindekiler1 Tanzimat Edebiyatı Konu Anlatımı2 Tanzimat 1. Dönem Konu Tanzimat 1. Dönem Sanatçıları3 Tanzimat 2. Dönem Konu Tanzimat Sanatçıları Tanzimat Edebiyatı Konu Anlatımı Tanzimat dönemi 1860 yılında Şinasi ve Agah Efendi’nin çıkardığı Tercüman-ı Ahval Gazetesi ile başlamış olarak kabul edilir. Arap ve Fars edebiyatının etkisinden sıyrılarak Batı edebiyatı etkisi altına girmiştir. 1839 Yılında ilan edilen Tanzimat fermanının edebiyata bir yansımasıdır. Türk Edebiyatında Tanzimat Dönemi iki döneme ayrılır. Tanzimat 1. Dönem Konu Anlatımı Tanzimat’ın birinci dönemi 1860 ve 1876 yılları aralığını kapsar. Burada sanat toplum içindir anlayışı hakimdir. Sade bir dille yazmayı amaçlasalar bile bunda pek başarılı olamazlar. Vatan, millet, hak, adalet ve özgürlük gibi kavramlar üzerine konular işlenir. Romantizm ve biraz da klasisizm akımından etkilenilmiştir. Tanzimat 1. Dönem Sanatçıları aşağıdaki gibidir. Burada kısaca eserlerine ve şiir özelliklerine yer verilecektir. Tanzimat 1. Dönem Sanatçıları Şinasi; şiirlere isim verme geleneğini başlatmıştır. İlk fabl örneklerini vermiştir. Şinasi ile birlikte Türk şiirine hak, adalet ve özgürlük gibi kavramlar girmiştir. Şiirde parça yerine bütün güzelliği anlayışını benimsemiştir. Müntahabat – ı Eşar isimli eserinde şiirlerini toplamıştır. Klasisizm akımından etkilenmiştir. Namık Kemal; Vatan Şairi olarak bilinir. Sanat toplum içindir anlayışını benimsemiştir. Şiirlerinde sıklıkla hak, adalet ve özgürlük gibi kavramlar vardır. Şiirleri daha çok aruzla yazmıştır. Tiyatroyu halkı bilinçlendirmek için bir araç olarak görmüştür. Romantizm akımından etkilenmiştir. Tahrib – i Harabat makalesinde Ziya Paşa’nın Divan edebiyatını Türklerin milli edebiyatı olduğunu söylemesine cevap olarak yazmıştır. Ziya Paşa; Şiir ve İnşa adlı eseri önemlidir. Burada Halk edebiyatını övüp Divan edebiyatını yermiştir. Harabat isimli antolojisinde ise tersini belirterek Halk edebiyatını basit bulup Divan edebiyatını övmüştür. Bağdatlı Ruhi’nin şiirine nazire yapmıştır Terkib – i Bent. Aynı zamanda Zafername eserinde Sadrazam Ali Paşa’yı eleştirmiştir. Tüm şiirleri Eşar – ı Ziya isimli yapıtta toplanmıştır. Ahmet Mithat Efendi; Hace –i Evvel lakabıyla bilinir. Oldukça fazla sayıda eser vermiştir. Eserlerinde sanat, toplum içindir anlayışını benimsemektedir. Toplumsal fayda öne çıkar. Edebi bakımdan kusurlu eserlerdir çünkü yazma amacı halka bir şeyler öğretmektir. Romantizm ve realizm akımından etkilenir. Şemsettin Sami Kamus – i Türki / Sözlük Ahmet Vefik Paşa Şecere – i Türki / Tarih, Lehçe – i Osmani / Sözlük Tanzimat 2. Dönem Konu Anlatımı Tanzimat ikinci dönemi ise 1876 ve 1895 yıllarını kapsar. Burada toplum için sanat anlayışındansa sanat, sanat içindir anlayışına geçilmiştir. Dil oldukça ağırdır. Tarz olarak Batı’ya yakın şiirler olsa da Divan Edebiyatı ağırlıktadır. Yoğun siyasi baskılar yüzünden şairler toplumsal konulardan uzak durmuşlardır. Realizm ve Natüralizm akımı etkilidir Her iki döneme de ait olan ortak özellikler de vardır. Tanzimat dönemi ile beraber şiirlere isim verilmeye başlanmıştır. Nazım biçimleri kullanılmaya devam edilmiş fakat bunlarda değişiklikler yapılmıştır. Roman, öykü, anı, makale, gazete gibi türler ilk defa kullanılmaya başlanılmıştır. Tanzimat Sanatçıları Recaizade Mahmut Ekrem; Servet-i Fünun edebiyatının kurucusu sayılır. Sanat, sanat için anlayışını benimsemiştir. Eski mi yeni mi tartışmasında Yeni tarafındadır. Muallim Naci ile tartışmaya girmiştir. Bu tartışma sonunda Zemzeme makalesini yazarak Türk edebiyatının Batı ekseninde ilerlemesini savunmaktadır. Kulak için kafiyeyi savunmuştur. Abdülhak Hamit Tarhan; Şair – i Azam olarak bilinir. Sanat, sanat içindir anlayışını benimsemiştir. Şiirlerinde daha çok aşk ve doğa gibi temalara yer vermiştir. Divan şiirinin etkisinden Türk şiirini kurtaran isimdir. Eşinin ölümü üzerine yazdığı makber edebiyatımızın en iyi ağıt şiirlerinden biridir. Tiyatro türünde eserler verir fakat bunları oynanmak için değil okumak için yazar. Romantizm akımından etkilenmiştir. Muallim Naci; Tanzimat döneminde eski ve yeni tartışması sıklıkla yapılır. Muallim Naci eski taraftardır. Yenileşmeyi savunur fakat divan edebiyatının büsbütün dışlanmasına karşı çıkar. En önemli eseri Demdeme makalesidir. Birinci Dönem Tanzimat Edebiyatı Roman ve Öykü Hikayeİkinci Dönem Tanzimat Edebiyatı Roman ve Hikaye ÖyküTanzimat Edebiyatı Sanatçılarının Ortak ÖzellikleriBirinci Dönem Tanzimat Edebiyatı Sanatçıları Birinci Dönem Tanzimat Edebiyatı Roman ve Öykü Hikaye Tanzimat Dönemi öncesi Türk edebiyatında hikaye ve roman türleri yoktu. Olay kaynaklı eserler, daha çok mesnevi ve halk hikayeleri türünde yazılmıştır. Türk edebiyatında roman, çevirilerle başlamıştır. Bu alanda “ilk çeviri roman“, Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon adlı Fransız yazardan çevirdiği Telemak adlı romandır. Türk edebiyatında ilk yerli roman ise Şemsettin Sami’nin yazdığı Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseridir. “Türk edebiyatında ilk edebi roman“ Namık Kemal’in “İntibah”, “ilk tarihi roman“ ise Namık Kemal’in “Cezmi” adlı yapıtıdır. “Türk edebiyatında ilk hikaye öykü“ örneği, Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayet adlı yapıtıdır. Diğer önemli öykü ise Ahmet Mithat Efendi’nin “Kıssadan Hisse” adlı yapıtıdır. Bu dönem romanları teknik açıdan oldukça kusurludur. Yazarlar, eserlerinde kişiliklerini gizlememiş hatta yer yer olayın akışını keserek okura bilgi ve öğüt vermişlerdir. Roman kişileri tek yönlüdür, psikolojik derinlikleri yoktur. İyiler her zaman iyi, kötüler her zaman kötüdür. Olaylar, genellikle günlük yaşamdan ya da tarihten seçilmiştir. Olayların yaşanmış ya da yaşanabilir olması önemsenmiştir. Kölelik, cariyelik, yanlış Batılılaşma, esir ticareti… konuları işlenmiştir. Tanzimat romanlarında olayların geçtiği mekan genellikle İstanbul’dur. Romanlarda ilahi bakış açısı kullanılmıştır. Romantizm akımının etkisiyle eserler verilmiştir. Tanzimat öykülerinin dili, romanlara göre daha sadedir. İkinci Dönem Tanzimat Edebiyatı Roman ve Hikaye Öykü * İkinci dönem yazarları özellikle kölelik, cariyelik, esir ticareti gibi konular sıkça işlenmiştir. * Tanzimat edebiyatında roman ve hikayede gözleme sıkça yer verilmiştir. * Ayrıca verilen eserlerde sebep sonuç ilişkisi üzerinde durulmuştur ve * İstanbul’un dışına çıkılmamıştır. Karabibik romanı hariç * Tanzimat edebiyatı döneminde verilen eserlerde realizm akımının etkisi vardır. * Tanzimat edebiyatı öykü ve romanlarında olağanüstü kişi ve olaylara çok fazla yer verilmemiştir. * Sanatçı yazdığı eserlerde kendi kişiliğini gizler, olayın akışı kesilmez. Tanzimat Edebiyatı Sanatçılarının Ortak Özellikleri • Fransız sanatçılarından etkilenmişlerdir. • Divan edebiyatının etkisiyle yetişmiş sanatçılardır ve divan şiirinin etkisi hala görülmektedir. • Halkın problemlerine çözüm aramışlardır. • Sanatçılar aynı zamanda siyasetçi ve devlet adamı kimliğine sahiptir. • İnançları ve düşünceleri birbiriyle çelişmektedir. Ziya Paşa • Sanatçılar gelir düzeyi yüksek tabakadan kişilerdir. Birinci Dönem Tanzimat Edebiyatı Sanatçıları İbrahim Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami, Ahmet Vefik Paşa Cevap Tanzimat dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1839 ile 1876 arasındaki 37 yıllık dönemi kapsamaktadır. Tanzimat dönemi padişahları, Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz'dir. Bu dönemde yaşanan en önemli gelişme Tanzimat fermanı ve Islahat 1. Dönem Edebiyatının Özellikleri Tercüman-ı Ahval gazetesinin çıkarıldığı tarih olan 1860 ile 1877 yılları arasını kapsayan dönemdir. Hürriyet, adalet, vatan gibi kavramlar ilk kez edebiyatın konusu olmuştur. Gazetenin çıkarılmasıyla birlikte roman, hikaye, tiyatro, deneme, makale gibi birçok türün ilk örnekleri verilmiştir. Divan Edebiyatının nazım biçimleriyle birlikte Batı’dan alınan yeni nazım biçimleri de kullanılmıştır. Geleneksel şiir anlayışındaki belirli konuların ele alınmasına son verilmiş ve hemen hemen her şey şiirin konusu olmaya başlamıştır. sanatçıları halka eğitmek ve aydınlatmak gibi bir görev üstlenmişlerdir. Günlük ve sosyal yaşamdaki problemler konu olarak işlenmiştir. Sanat toplum içindir anlayışı vardır. Bu dönem sanatçıları romantizm akımından etkilenmişlerdir. Şiirde ağırlıklı olarak aruz ölçüsü kullanılsa da hece ölçüsüyle yazılmış şiirler de vardır. Halka yöneliş söz konusu olduğundan dilde sadeleşme hareketi başlamıştır. Edebiyatımızda ilk kez noktalama işaretleri kullanılmıştır. Bu dönem eserleri teknik açıdan kusurludur. Birinci dönem sanatçıları Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, Şemsettin Sami, Ahmet Mithat Efendi gibi isimlerden oluşmaktadır. BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI SANATÇILARI ŞİNASİ1826-1871Edebiyatımıza birçok yeniliğin yerleşmesini adı İbrahim' yazarıdır İlk tiyatro, ilk şiir çevirisi, Batılı anlamda ilk fabl, ilk özel gazete, ilk makale, ilk noktalama işaretini kullanan için sanat görüşünü tiyatro eserimizi Şair Evlenmesi'ni makaleyi yazdı Tercüman-ı Ahval Mukaddimesiİlk özel gazetesi çıkardı Tercüman-ı AhvalEserleri Durub u Emsalı Osmaniyye Osmanlı Atasözleri Kitabı, Tercüme i Manzume Çeviriler, Müntehabat -ı Eşarşiirleri, Divan-ı Şinasi, Tasvir i EfkârNAMIK KEMAL 1840-1888Vatan bir sanat millet, özgürlük kelimelerini edebiyatta ilk kullanan oldukça ses getirmiştir. Tiyatroyu bir eğlence ve halkı bilinçlendirme aracı olarak tarihi romanımız; Cezmiİlk edebi romanımız; İntibahTiyatroları Vatan yahut Silistre, Zavallı Çocuk, Gülnihal, Kara Bela,Celalettin HarzermşahEleştiri eserleri Renan Müdafenamesi, Tahrib-i Harabat Ziya Paşa'ya karşıİrfan Paşa'ya Mektup, TakipDiğer eserleri Kanije, Silistre Muhasarası, Osmanlı Tarihi, Büyük İslam Tarihi, Evrakı Perişan ZİYA PAŞA 1825-1880İlk edebiyat tarihi taslağı sayılan "Harabat"eserini şiirinin ve dilinin gerçek edebiyatımız olduğunu belirten "Şiir ve İnşa"adlı makalesini yazmasına rağmen kendisi böyle eski içerikçe yeni olmaya gayret bent, terci i bent'leri çok dizesi halk arasında atasözü gibi Zafername, Harabat, Eş'ar-ı Ziya, Defter-i Amal, Terkib-i Bent, Terci-i BentAHMET MİTHAT EFENDİ 1844-1912Halk için roman geleneğini anlayacağı bir dilde ve onları ilgilendiren konularda eserler hikâye örneklerimizden biri sayılan "Letaif-i Rivayet"i üretken yazarımız odur. "Yazı makinesi" olarak da bilinir. 36'sı roman olmak üzere 200'e yakın eseri bazıları Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Bey ve Rakım Efendi, Yer Yüzünde Bir Melek, Henüz On Yedi Yaşında...ŞEMSETTİN SAMİ 1850-1904 Devrinin en büyük dil bilgini romanımız olan Taaşşuk-u Talat ve Fitnat adlı eseri u Türkî adlı sözlüğü u Fransevi ve Kamus-ı Alam'ı VEFİK PAŞA 1829-1892Tiyatromuzun en büyük kilometre taşı kendi adıyla tiyatro tiyatroyu sevmesi için özellikle Moliere'den çeviriler İnfiali Aşk, Dudu Kuşlar, Zor Nikâh, Zoraki Tabip, Kadınlar Mektebi ,Şecere-i Türk eserlerinden bazılarıdır. TANZİMAT DÖNEMİNDE YETİŞEN SANATÇILARIN EDEBÎ KİŞİLİKLERİ VE GENEL KARAKTERLERİ Tanzimat sanatçılarının şüphesiz ki ayrı ayrı kişilikleri ve özellikleri vardır. Bu özellikleri, sanatçıları incelerken belirtmiştik. Aynı çağda yaşayan, dönemlerindeki toplumun ihtiyaçlarına cevap veren ve belli amaçlar etrafında bir araya gelen Tanzimat Dönemi sanatçılarının ortak özellikleri çoktur. Bu özellikleri şu şekilde ifade edebiliriz Tanzimat şair ve yazarlarının hepsi Batıcı, yenilikçi, bilim ve tekniğe önem veren aydınlardır. Batı’ya hayranlık duymuş, yurdu gerilikten kurtarmak istemişlerdir. Yeni icatları, fen, elektrik, makine gibi kelimeleri heyecanla aramışlardır. Bununla birlikte, Türk halkının manevi ve millî değerlerine önem vermişlerdir. Hemen hepsi Fransız kültürü ile yetişmiştir. Onlar için Avrupa, “Fransa” demektir. Şinasi ve Ahmet Vefik Paşadan başka hepsi Fransızcayı belli bir yaştan sonra kendi çabalarıyla öğrenmişlerdir. Sanat endişesinden çok, düşünce ve ülkü peşindedirler. Bu yüzden Fransız edebiyatında özellikle XVIII. yüzyıl “Aydınlanma Devri“nin Montesquieu, Rousseau, Voltaire gibi yenilikçi düşünürlerine bağlanmışlardır. Onlar gibi zulme, haksızlığa karşı savaş açmış; vatan, millet, hürriyet, adalet, meşrutiyet hayranlığını büyük bir heyecanla yaymışlardır. Genelde “toplum için sanat” anlayışını benimsemiş; divan şairlerinin aksine, halka hitap etmeye çalışmışlardır. Edebiyat yolu ile milleti yükseltmeye, sorunlara çare bulmaya çalışmış; yeni düşünceler içinde yoğrulmuş bir nesil yetiştirme amacı taşımışlardır. Daha geniş kitlelere seslenebilmek için dilin sadeleşmesinin gerektiğini düşünmüşlerdir. Dilin sade olması gerektiğini düşünen Tanzimat Dönemi sanatçıları bunu tam olarak hayata geçirememişlerdir ancak özellikle nesirde; yazı dili, konuşma diline yaklaşmış, yani sadeleşmeye başlamıştı. Divan şiirini iyi bildikleri ve sevdikleri hâlde onu yıkmaya çalışmışlardır çünkü onunla halka gidilemez, topluma faydalı olunamaz, diye düşünmüşlerdir. Gelenek ile Batılı değerler arasında kalan sanatçılar, ikilem yaşamışlar ve “eski – yeni” tartışmalarını başlatmışlardır. Tanzimat Dönemi sanatçıları, divan şiirini yıkmaya çalıştıkları hâlde divan şiiri nazım biçimlerini terk edememişlerdir. Diğer bir ifadeyle eski biçimler içerisinde yeni konuları işlemişlerdir. Tanzimat sanatçıları çok yönlüdürler. Bu dönem sanatçıları; şair, romancı, tiyatro’yazarı, tarihçi, eleştirmen, ve gazeteci makale ve fıkra yazarı olmaya çalışmışlardır. Elbet, bunların hepsini birden olmaya imkân bulamayınca her türde az çok kusurlu ama o türlerin bayraktarı olan eserler ortaya koymuşlardır. Birçok türde eser vermelerinin temel nedeni, Fransız edebiyatının bütün türlerini Türkçeye aktarmak ve toplumu eğitmektir. Tanzimat Dönemi sanatçılarının büyük bir bölümü devlet adamı kimliği taşıyan ve sanatı; düşüncelerini yaymak amacıyla kullanan mücadele insanıdırlar. Bu sanatçılardan birçoğu, düşüncelerinden dolayı sürgün ve hapis hayatı yaşamışlar ya da yurt dışına kaçmak zorunda kalmışlardır.

tanzimat 1 dönem sanatçıları ve eserleri