Dahaönce evlerinde kalma kararı alan aileler, karar değiştirerek özellikle ülkenin batısındaki daha güvenli yerlere göç etmeye başladı. Ukrayna topraklarından ayrılmak ve Avrupa Birliği’nde kalıcı sığınma ve ikamet almak amacıyla profesyonel kaçakçılara ödeme yapmak için para hazırlamaktan bahsediyorlar Bochumda kuaför ve kozmetik salonu Über Kurz oder Lang'ı işleten Leman Alp'ın sığınma evlerinde bulunan kadınlar için organize ettiği CHPKadın ve Çocuk Hakları İnceleme ve İzleme Komisyonu, Türkiye’nin çeşitli illerindeki kadın sığınma evlerinde yapılan incelemeler sonucunda bir rapor hazırladı. Almanyanın Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletine bağlı Gelsenkirchen şehrinde Esra Çelik (26) adlı bir Türk kadın evinde ölü bulundu. Polis, bir çocuk annesi kadının katilinin 35 yaşındaki Alman vatandaşı Samir Benalia olduğunu açıkladı. Uyuşturucu bağımlısı olduğu belirtilen Benalia’nın Çelik’in erkek arkadaşı olduğu belirtildi. CHPKadın ve Çocuk Hakları İnceleme ve İzleme Komisyonu, Türkiye’nin çeşitli illerindeki kadın sığınma evlerinde yapılan incelemeler sonucunda bir rapor hazırladı. Raporu, Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, İstanbul Milletvekili Melda Onur hazırladı. Y9r8bv. Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya KRV eyaletine bağlı Gelsenkirchen şehrinde Esra Çelik 26 adlı bir Türk kadın evinde ölü bulundu. Polis, bir çocuk annesi kadının katilinin 35 yaşındaki Alman vatandaşı Samir Benalia olduğunu açıkladı. Uyuşturucu bağımlısı olduğu belirtilen Benalia’nın Çelik’in erkek arkadaşı olduğu belirtildi. Polis sözcüsü Torsten Sziesze, katilin izini Facebook üzerinden sürdüklerini belirterek, şu ana kadar çok sayıda veri tespit edildiğini kaydetti. Yapılan otopsi sonucunda Esra Çelik’in başından ağır darbe aldığı tespit edildi. Polis yetkilileri, şüphelinin cm boyunda, kısa siyah saçlı ve spor giyimli olduğu belirterek şüpheliyi görenlerin derhal polise bildirmesini istedi. Mor Çatı’nın toplantısı için Türkiye’ye gelen, Almanya’da bağımsız kadın sığınma evlerinde 14 yıldır sosyal hizmet uzmanlığı yapan Britta Schlichting, “Aile içi ÅŸiddet görüp de sığınma evlerine baÅŸvuran varsa biliyoruz ki bu bunlar Türkiyeli” ile Almanya’da kadın sığınma evlerinde yaÅŸadığı deneyimleri plana çıkarmıyoruz’- Almanya’da ne kadar sığınma evi var ve yılda kaç kadın sığınma evine baÅŸvuruyor?Almanya’da toplamda 350 tane kadın sığınma evi var. 100 tanesi bağımsız 250 tanesi de farklı sendikalara baÄŸlı ve tamamen devletten bağımsızlar. BaÅŸvuran kadın sayısı oldukça yüksek. Bazen yer sorunu da yaşıyoruz. DiÄŸer sığınma evleri ile baÄŸlantı kuruyoruz ve kadınları müsait olan sığınma evlerine yönlendiriyoruz. Bu durumda kadınlar akrabalarının ya da iÅŸ yerlerinin olduÄŸu yerlerde kalmayabiliyor. Yani kadınlar her zaman kendi istedikleri sığınma evlerinde kalmayabiliyor. İstatistiklere baktığımızda yılda 18 bin kadının sığınma evlerine baÅŸvurduÄŸunu söyleyebiliriz. Kadınlar artık daha rahat bu sığınma evlerine baÅŸvuruyor. Çünkü ulusal kanallarda ÅŸiddete karşı kadınları bilinçlendirici reklamlar dönüyor ve ünlü isimler bu bilinçlendirme kampanyalarının ekran yüzü Almanya’da ÅŸiddet gören Türk kadınların oranı ne kadar? BaÅŸvuranların yarısını Alman pasaportlu kadınlar ve çocuklar, yarısını ise yabancı pasaportlu olan kadınlar oluÅŸturuyor. Türkiyelilerin yoÄŸun olduÄŸu bir ülke olduÄŸu için Türk kadınlarının oranı yüksek ama bu ÅŸu anlama gelmiyor Türkler daha çok ÅŸiddet uyguluyor. Bu kadınların kimliklerine vurgu yapmak istemiyoruz. Sonra medyada farklı algı oluÅŸuyor. Yabancı ülkelerden gelenler eÄŸitimsiz, cahil ve daha fazla ÅŸiddete baÅŸvuruyor algısı oluÅŸmasını engellemek için kadınların kimliklerini ön plana çıkarmı aileler’- Kadınlar kim tarafından ÅŸiddet görüyor? Almanya’da kadınların birçoÄŸu partnerleri birlikte yaşıyor ve çoÄŸu birlikte yaÅŸadığı partnerlerden ya da eÅŸlerinden ÅŸiddet görüyor. Erkek kardeÅŸinden ya da babasından kaçıp sığınma evine biri geliyorsa biliyoruz ki bu bir Türk kadın. Türk olan bu kadınların yaÅŸları da genelde çok genç. Bu kadınlarla konuÅŸtuÄŸumuzda ÅŸunu fark ediyoruz, muhafazakar bir aile yapısından geliyorlar ve erkek egemenliÄŸinin hakim olduÄŸu aile yapılarına sorunlar var’- Şiddet konusunda uygulanan yasalar yeterli mi?Yasalar iyi ama uygulamalarda sorun var. Kadının ÅŸiddete uÄŸradığını kanıtlamak kimi zaman çok zor. Özellikle aile içi ÅŸiddette bu durumu kanıtlamak daha da zor bir durum. Çünkü bir kadın ÅŸiddete uÄŸradığında her seferinde hastaneye gidip darp raporu almamış olabilir, bunu sonradan ispatlamak çok zor. Bu durum daha çok aile içi ÅŸiddet yaÅŸayan kadınlarda gö yaratıyoruz’- Sığınma evlerinde mülteci kadınlar var mı?Mülteci kadınlar konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Çünkü bizde kalan mülteci kadınların özel alanları yok. Şiddete maruz kaldıkları kesin fakat bunu dile getirmiyorlar. Onlarda şöyle bir ÅŸey söz konusu, birçoÄŸunun oturma izni yok. Bu yüzden de ÅŸiddet görseler bile polise ya da herhangi bir sığınma evine gelip baÅŸvurmuyorlar. Çünkü ailelerinden birinin sınır dışı edilmesinden korkuyor ve çekiniyorlar. Bu yüzden de sessiz kalmayı tercih ediyorlar. 0859 Haber Kaynağı AP Evde, aile içi şiddetten kaçan, eşleri ya da aileleri tarafından istismar edilen, yaşlı erkeklerle küçük yaşta evliliğe zorlandığı için evini terk ederek buraya sığınan 20 kadın barınıyordu. Kentin kontrolünü ele geçiren Taliban, kısa süre sonra kadınların sığındığı bu eve de geldi. Euronews Türkçe'de yer alan habere göer adının Salima olduğunu söyleyen bir kadın, militanların kadınlara iki seçenek sunduğunu dile getirdi. Bu seçenekler ya gittikleri takdirde kendilerini öldürmekle tehdit eden istismarcı ailelerine geri dönmek ya da Taliban'la gitmek. Kadınların çoğu, ailelerine nazaran Taliban'dan daha çok korktukları için evlerine dönmeyi seçmişler. Salima, kadınlardan birinin ailesi tarafından öldürüleceğini bile bile eve geri döndüğünü dile getirdi. Ancak kendisi akıbetinin ne olacağını bilmese de Taliban'la gitmeye karar vermiş. Aylar önce tacizci ve uyuşturucu bağımlısı kocasından kaçtığı için gidecek başka yerinin olmadığını belirtiyor. Şimdilerde kendisini bir hapishanede bulmuş. En azından güvende ve korumalı olduğunu ifade ediyor. Taliban yönetimi altında olsun ya da olmasın, son derece muhafazakar Afgan toplumunda kadınlar, genellikle ailelerinin namusundan kendilerinin sorumlu olduğu yazılı olmayan kurala tabi yaşıyor. Öyle ki kendi istedikleri bir adamla evlendiği için öldürülme durumu dahi söz konusu. Oldukça erken yaşta evlendirilmelerinin yanı sıra toplum kuralları gereği istismarcı kocadan kaçmak da ayıp sayılıyor. Afgan ceza yasasına göre resmi olarak suç olmasa da yüzlerce kadın evden kaçmak gibi "ahlak suçları" nedeniyle hapse atılıyor. Taliban'ın Afganistan'ın kuzeyindeki Pulu Humri kentinde kontrolü ele geçirmesinin ardından kentteki tek kadın sığınma evinin yöneticisi buradaki sığınmacı kadınları bırakarak kaçtı. Evde, aile içi şiddetten kaçan, eşleri ya da aileleri tarafından istismar edilen, yaşlı erkeklerle küçük yaşta evliliğe zorlandığı için evini terk ederek buraya sığınan 20 kadın barınıyordu. Kentin kontrolünü ele geçiren Taliban, kısa süre sonra kadınların sığındığı bu eve de geldi. Adının Salima olduğunu söyleyen bir kadın, militanların kadınlara iki seçenek sunduğunu dile getirdi. Bu seçenekler ya gittikleri takdirde kendilerini öldürmekle tehdit eden istismarcı ailelerine geri dönmek ya da Taliban'la gitmek. Kadınların çoğu, ailelerine nazaran Taliban'dan daha çok korktukları için evlerine dönmeyi seçmişler. Salima, kadınlardan birinin ailesi tarafından öldürüleceğini bile bile eve geri döndüğünü dile getirdi. Ancak kendisi akıbetinin ne olacağını bilmese de Taliban'la gitmeye karar vermiş. Aylar önce tacizci ve uyuşturucu bağımlısı kocasından kaçtığı için gidecek başka yerinin olmadığını belirtiyor. Şimdilerde kendisini bir hapishanede bulmuş. En azından güvende ve korumalı olduğunu ifade ediyor. Taliban yönetimi altında olsun ya da olmasın, son derece muhafazakar Afgan toplumunda kadınlar, genellikle ailelerinin namusundan kendilerinin sorumlu olduğu yazılı olmayan kurala tabi yaşıyor. Öyle ki kendi istedikleri bir adamla evlendiği için öldürülme durumu dahi söz konusu. Oldukça erken yaşta evlendirilmelerinin yanı sıra toplum kuralları gereği istismarcı kocadan kaçmak da ayıp sayılıyor. Afgan ceza yasasına göre resmi olarak suç olmasa da yüzlerce kadın evden kaçmak gibi "ahlak suçları" nedeniyle hapse atılıyor. Son yirmi yılda aktivistler ülke genelinde onlarca kadın sığınma evi kurdu. Ancak hükümet yetkilileri de dahil olmak muhafazakar Afganlar, Taliban henüz gelmeden bu aktivistleri, kadın ve kızların ailelerine karşı gelmelerine yardımcı olan veya "ahlaki suçlara" teşvik eden yerler olarak tanımlayarak şüphe ve ön yargı ile yaklaştılar. Kadın sığınma evleri, Taliban'ın iktidarı sırasında var olmayan ancak devrilmesinin akabinde, son 20 yılda yaşanan sayısız sosyal değişimden sadece biri. İlaveten internetin gündelik hayatın parçası olması, kadın hakimler, kadın iş insanları ve sosyal medya gibi değişim bunlardan bazıları. Kabil'in kontrolünü ele geçiren Taliban daha önce alışık olmadığı yeniliklerle nasıl mücadele edeceğini çözmeye çalışıyor. Zira AP'ye göre bir yanda belirsiz bir tutum sergileyen Taliban liderliği, diğer yanda sahada kendi başlarına hareket eden savaşçılar. Salima, Raziye isimli bir başka kadınla birlikte başkent Kabil'e getirilmiş. Raziye de bir kayınbiraderininin saldırganlığından kaçtıktan sonra yaklaşık bir yıl sığınma evinde yaşamış. Kadınların barınacağı bir yeri olmayan Taliban, onları Kabil'in en büyük hapishanesi olan Puli Çarhi'nin kadın bölümüne yerleştirmiş. Cezaevi şimdilerde boş zira Taliban, ele geçirdiği şehirlerde cezaevlerinin kapılarını açarak mahkumları salıverdi. Taliban'ın cezaevi yetkilisi Abdullah Ahund'a göre ülke genelinde binlerce erkek, 760 kadın ve 100'den fazla çocuk serbest bırakıldı. Puli Çarhi Hapishanesi'nde hali hazırda Salima ve Raziye dahil sadece altı kadın bulunuyor. Devasa bir çelik kapı, kadınların hapishanesine açılıyor. 20 fit 6 metre yüksekliğindeki duvarların üzerinde bir de dikenli tel ruloları bulunuyor. Kadınlar içeride çocuklarıyla özgürce hareket edebiliyor. Salima'nın 5 yaşındaki kızı Maria ve 6 yaşındaki oğlu Muhammed, günlerini halı kaplı büyük bir odada geçiriyor. Okul imkanları yok ve sadece dev bir kırmızı oyuncak ayıcık ile eğlenmeleri için birkaç küçük oyuncak bulunuyor. Salima, "Bütün gün ibadet edip Kuran okuyoruz." diyor. Geleceği hakkında hiçbir fikri olmadığını, ancak şu an için parası ve ailesi olmadığı için de burada kendini güvende hissettiğini söylüyor. Müjde Özgürlüğümü istiyorum Cezaevinde kalan bir başka kadın Müjde ise özgürlüğünü istediğini dile getiriyor. Müjde, erkek arkadaşından hamile kalmış ancak ailesi evlenmesine izin vermeyip onun yerine kendisini bir akrabasıyla evlenmeye zorlamış. "Aileme onunla asla evlenmeyeceğimi söyledim." diyen Müjde de evden kaçmış. Ailesi bunun üzerine kendisini ve erkek arkadaşını Taliban'a ihbar ederek tutuklanmalarını sağlamış. Cezaevine konduktan kısa süre sonra, bir kız bebek dünyaya getirmiş. Hapiste olan erkek arkadaşı henüz küçük kızıyla tanışamamış. Müjde, "Gitmek istediğimi söylüyorum ama bana 'yapamazsın' diyorlar." sözleriyle yaşadıklarını dile getirdi. Ahund, kendisine dava açılıp açılmayacağına mahkemenin karar vereceğini belirterek, "Kocasını terk etmesi yanlış. Buna hakkı yok." diyor. Taliban, kontrolü ele geçirmesinden bu yana kadın sığınma evlerine yönelik farklı yaklaşım sergiliyor. Kadın haklarını savunan aktivistlerin hayatı tehlikede Kadın hakları aktivisti Süreyya Pakzad, Herat kentinde açtığı birkaç sığınma evinin kapatıldığını söyledi. Şu anda kendisi de gizlenen ve saklandığı yerden kısa mesaj gönderen Pakzad, hem Taliban'dan hem de kendi açtığı sığınma evlerinde kalan kadınların ailelerinden tehditler aldığını aktardı. Pakzad ve diğer kadınlar, Kabil hükümeti ile Taliban arasında yürütülen müzakereler sırasında seslerini duyurmak için kampanyalar yaptılar. Amaçları günün sonunda kadın haklarının garanti altına alınmasıydı. Şimdilerde ise kadın hakları bir yana kendi güvenlikleri bile tehlikede. Taliban'ın Herat'a polis şefi olarak atadığı kişinin kendisi, gazeteciler ve diğer aktivistler olmak üzere 8 kadın hakkında yakalama emri çıkardığını belirten Pakzad, "İslam Emirliği'ne karşı propaganda yapmak" ve "fuhuşu yaymak için Batılı ülkelerle ilişki kurmakla" suçlandıklarını dile getirdi. Kabil'de kadın sığınma evine dokunulmadı Diğer yandan başkent Kabil'de 30 kadının kaldığı sığınma evi işleten Mahboba Suraj, Taliban'ın gelip evi incelediğini ve buradaki kadınların zarar görmeden kalmasına izin verdiğini söyledi. Sığınma evinin üst düzey yetkililer dahil yeni Taliban yönetiminin çeşitli birimleri tarafından ziyaret edildiğini kaydetti. "Daha üst düzey görevli olanlar kesinlikle en iyileriydi. Bizi korumak istiyorlar... Ve kadın sığınma evlerini hoş görmeyenlerle kendi içlerinde sorunları vardı." dedi. Suraj, "Şimdilik bizi korumak istiyorlar. Allah'a şükür, buna inanıyorum." diye konuştu. Taliban Kadın Kadın Hakları Afganistan Dünya 83 milyonluk Türkiye nüfusunun yarısını kadınlar oluştururken 145 sığınma evinin toplam kapasitesi 3 bin 482 ile sınırlı. Konuya ilişkin CİMER’e başvuru yapan CHP’li Ali Şeker, “İktidar kadınların çığlığını duymak istemediği gibi, cinayetleri de görmek istemiyor” dedi. Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı İdil Yalçıner Şimşek ise sığınma evlerinin sayısının da olanaklarının da yetersiz olduğunu vurguladı. KADIN 1538 Abone Ol SEDA BALMUMCU Kadına yönelik erkek şiddeti Türkiye’nin en büyük toplumsal problemlerinden biri olmayı sürdürürken, devletin bu konu özelindeki politikaları ise sorunlara çare olmaktan çok uzak kalıyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nin CİMER, CHP İstanbul Milletvekili ve Meclis Sosyal İşler Komisyonu üyesi Dr. Ali Şeker’in kadın sığınma evleriyle ilgili bilgi alma başvurusuna verdiği cevap, ülkedeki önemli sorunlardan birini yeniden gündeme getirdi. CİMER’den gelen yanıtı kamuoyu ile paylaşan Şeker, “83 milyonluk ülkemizde nüfusun yarısını kadınlar oluşturuyor. Ancak ülkemizde sığınma evlerinin toplam kapasitesi yalnızca 3 bin 482. Bu kapasitenin derhal artırılması şart. Sığınma evlerinde 10 bin kadına 1 yer bile düşmüyor” dedi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilere göre 2015 yılında 303, 2016 yılında 328, 2017 yılında 409, 2018 yılında 440, 2019 yılında 474 kadın öldürülürken 2020 yılının ilk 6 ayında en az 146 kadının erkek şiddetiyle can verdiğini belirten Şeker, “Neredeyse her gün bir kadın yurttaşımız öldürülüyor. Kadınlar boşanmak istediği için, ayrılmak istediği için katlediliyor. Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum!” çığlığı hala kulaklarımızda. Ancak iktidar bu çığlığı duymak istemediği gibi, yaşanan kadın cinayetlerini de görmek istemiyor” diye konuştu. 30 BÜYÜKŞEHİRDE SADECE 9 SIĞINMAEVİ VAR Belediyeler Kanunu’nun 14. Maddesi, “Büyükşehir Belediyeleri ile nüfusu üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konuk evi açmak zorundadır” hükmü ile nüfus kriterine bağlı olarak sığınma evi açmayı bir zorunluluk olarak saymasına rağmen CİMER tarafından verilen yanıta göre Türkiye’deki sığınma evlerinin sayısı şu şekilde ► Büyükşehir Belediyelerine bağlı 9 kadın konukevi, il/ilçe belediyelerine bağlı 23 kadın konukevi olmak üzere toplam 32 kadın konukevinde 703 kapasite ile hizmet veriliyor. ► Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı 81 ilde 110 kadın konukevi kapasite ile hizmet veriyor. ► Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne bağlı 2 kadın konukevi 42 kapasite ile hizmet veriyor. ► Sivil toplum kuruluşuna bağlı 1 kadın konukevi 20 kapasite olmak üzere, ülke genelinde 145 kadın konukevi 3 bin 482 kapasite ile hizmet veriyor. İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN HEDEF ALINMASI KADINI YALNIZLAŞTIRIYOR Son günlerde kamuoyunda gericiler ve iktidar tarafından hedef haline getirilen İstanbul Sözleşmesi’nin önemine de değinen CHP’li Şeker, “İstanbul Sözleşmesi’nin amacı, kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak iken her gün bir kadının katledildiği, gazeteciler tutuklu yargılanırken kadına yönelik şiddetin faillerinin tutuksuz yargılanmasının olağanlaştığı bir dönemde belirli kesimler kadınları şiddet karşısında yalnızlaştırmak için sözleşmenin fesh edilmesini istiyor. İstanbul Sözleşmesi'ni feshetme niyeti, kadına yönelik şiddete ve artan kadın cinayetlerini görmezden gelmelerinin bir yansımadır. Hükümet bu bakış açısını değiştirmeli, kadına yönelik şiddetle mücadelede, sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirmelidir” dedi. SIĞINAKLARIN SAYISI DA OLANAKLARI DA YETERSİZ Konuya ilişkin BirGün’e konuşan Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı İdil Yalçıner Şimşek, sığınma evlerinin sayısının çok yetersiz olduğunun altını çizdi. Şimşek, “Mevcut sığınma evlerinin de olanakları çok kısıtlı. Kadınlar sığınma evlerinde 1 ay kalabiliyorlar ve 1 ayın sonunda çıkartılıyorlar. Bunun yanında 10 yaşından büyük erkek çocuğuyla kalamıyor. Kadınlara ya hayatını seç ya da çocuğunu’ deniliyor” ifadelerini kullandı. İSTANBUL SÖZLEŞMESİ İHLAL EDİLDİ, GÜVENLİK ZAFİYETİ ARTTI “Birkaç ay önce sığınma evine yerleştirilen kadının evli olduğu erkek tarafından bulunduğunu duyduk. Özellikle küçük yerlerde ciddi güvenli zafiyeti var” diyen Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü “İstanbul Sözleşmesi ilk imzalandığı zaman sığınakların sayıları daha yüksekti. Yönetimler değiştikçe sığınaklar kapatılmaya başlandı ya da yenileri açılmadı. Bu belediyelerin inisiyatifinde olmamalı, devlet müdahale etmeli, kendi sığınma evlerini açmalı. Sığınma evleri de tek başına bir çözüm değil. Devletin şiddet gören kadınlar için başka çözümler de bulması gerekiyor. Mesela pandemi döneminde güvenlik nedeniyle kadınlar alınmadı, test yapılmadı. Birçok kadın sokakta kaldı, şiddet gördükleri eve geri dönmek zorunda kaldı.” İNFAZ YASASIYLA KADINLAR TEHLİKEYE ATILDI İnfaz yasasıyla birlikte şiddet faillerine af getirildiğini ve bu kişiler serbest bırakılırken kadınlara haber verilmediğini söyleyen Şimşek, İstanbul Sözleşmesi’ne göre kadınlara haber verilmesi gerektiğini hatırlatarak, “İstanbul Sözleşmesi’nin gereği tabii ki sadece aramak değil aynı zamanda o kadının güvenliğini de sağlamakla yükümlüler. Arayıp Bıraktık, sen başının çaresine bak’ demiyor sözleşme ama Türkiye’de uygulama bu şekilde oldu. Failler cezaevinden çıktıktan sonra pek çok kadının öldürüldüğünü gördük” dedi. KADINLAR DEVLET ELİYLE YALNIZLAŞTIRILIYOR Şimşek, iktidarın hedefinde olan İstanbul Sözleşmesi’nin öneminden bahsederek sözlerini şöyle sonlandırdı “Sözleşmeden imza çekilmesi gündemde. Sonuna kadar İstanbul Sözleşmesi’nin arkasında durmamız gerekiyor. Toplumun yüzde 70’i sözleşmeden imza çekilmemesi yönünde düşünüyor ancak iktidar ve medya toplumun çok büyük bir kesimi sözleşmeden dolayı mağdurmuş gibi bir algı yaratıyor. Sözleşmeden geri çekilmek kadınları devlet eliyle yalnızlaştıracak.” Neden BirGün? Bağımsız bir gazete olarak amacımız, insanlara hakikati ulaştırarak ülkede gerçek bir demokrasi ve özgürlük ortamının yeşermesine katkı sunmak. Bu nedenle abonelikten elde ettiğimiz geliri, daha iyi bir gazeteciliği hayata geçirmek, okurlarımızın daha nitelikli ve güvenilir bir zemin üzerinden bilgiyle buluşmasını sağlamak için kullanıyoruz. Çünkü banka hesabını şişirmek zorunda olduğumuz bir patronumuz yok; iyi ki de yok. Bundan sonra da yolumuza aynı sorumluluk bilinciyle devam edeceğiz. Bu yolculukta bize katılmak ve bir gün habersiz kalmamak için Bugün BirGün’e Abone Ol. BirGün; seninle güçlü, seninle özgür! BirGün’e Destek Ol Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun - 1505 Son Güncelleme - 1507 Almanya'da koronavirüs salgını nedeniyle bazı iş yerlerinin kısa dönem çalışma sistemine geçmesi, birçok iş yerinin kapanması ve kısmi sokağa çıkma yasağının ardından aile içi şiddette artış yaşandı. Kadın sığınma evlerinde yer kalmadığı açıklandı. Almanya Federal Kadın Danışma Merkezleri ve Kadın Acil Çağrıları Birliği, kadın sığınma evlerinde yer kalmadığı için kadınların yardım için polise yönlendirildiğini söyledi. Alman otoriteler, şiddete maruz kalan kadınların otellere yerleştirilmeleri konusunda çalışma yapılmasını istedi. Kadına Şiddet Derneği Başkanı Katja Grieger, koronavirüsün ortaya çıkması ile başlatılan karantina uygulamalarının ardından aile içi şiddetin arttığını, böyle bir artışın Çin'de de tespit edildiğini ifade etti. Almanya'da şiddete başvuranların evden uzaklaştırılmasını isteyen Grieger, finansal endişeler gibi izolasyon ve artan stres faktörlerinin şiddetin de artmasına yol açabileceğini, mevcut psikolojik şiddetin fiziksel şiddete dönüşebildiğini dile getirdi. Grieger, komşuların bu süre zarfında özellikle uyanık olmalarını ve kuşku duymaları halinde polisi aramalarını istedi. Hessen Şiddeti Önleme Konseyi Genel Müdürü Dorothea Blunck ise, kadın sığınma evlerinin genelde yetersiz olduğunu aktararak, böyle bir durumda hükümetin bu tür tesislere hızlı bir şekilde yardım etmesi gerektiğini söyledi. Sosyal İşler Bakanlığı da kadın sığınma evleriyle yakın iletişimde olduklarını, gerekli ihtiyaçlarının karşılanması için çalıştıklarını açıkladı. Kaynak İHA Etiketler Almanya,karantina,aile içi şiddet,

almanya da kadın sığınma evlerinde kalan türk kadın